Arlı, ilçede 1963-1969 yıllarında gerçekleştirilen birinci dönem kazı çalışmaları kapsamında, sondaj sırasında çökmüş halde fırınlar, yarı mamul ya da yanık parçalar, çok miktarda fırın destek malzemelerinin bulunduğunu dile getirerek, 1981’de başlatılan ikinci dönemde ise özellikle çini ve seramik üzerine çalışmalar yapıldığını anlattı.
Son yıllarda yapılan kamulaştırmalarla 4 dönümlük alanda çalıştıklarını aktaran Arlı, “Alanımız çok büyüyor. Şehrin tam göbeğinde bu kadar büyük bir alanın olması bizim için çok önemli” dedi.
Prof. Dr. Belgin Demirsar Arlı, “2019 yılında son fırınımızı bulduk. Burada tam 9 fırınımız var. Her sene bakımları, sertleştirilmeleri yapılıp koruma altına alınan 9 fırına sahibiz. Bu çok önemli bir sayı. Bunları bu haliyle korumak çok önemli. 2020 ve 2021’de pandemi nedeniyle ekipte küçülmeye gittik. Önceleri yaklaşık 40 kişi olan ekibimiz, son 2 yıldır 10-12 kişi” dedi.
Prof. Dr. Arlı, kazı alanının çok önemli bir atölye bölgesi olduğuna dikkati çekti. Arlı “O zamanlar burası yine çarşı bölgesiymiş. Burası çok büyük bir atölye. Şimdiki kazı alanının kuzey tarafında 1980’li yıllarda 7 fırın tespit etmiştik. Onları da gerekli korumalarla değerlendirip, belgeledik. Bu alanın Roma ve Bizans döneminde kullanıldığını biliyoruz” diye konuştu.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi “Buluntular, duvar yapıları bize bunu kanıtlıyor. Osmanlı döneminde hazır bir zemini olan bu alanın büyük bir atölye bölgesi olarak değerlendirildiğini görüyoruz. Ağırlıklı olarak Osmanlı dönemi çini ve seramiği ele geçiyor alanımızda. İznik, Roma ve Bizans döneminde de seramik açısından önemli bir merkez. Alanda ağırlıklı olarak bulunan Osmanlı çini ve seramiği yanında bir o kadar da Bizans dönemi seramiği ele geçiyor” dedi.
Bu yıl hem kazı alanındaki mimari buluntular hem de küçük eser olarak nitelendirdikleri çini ve seramik eserler bakımından önemli ipuçlarına ulaştıklarına değinen Arlı, “Çok önemli olan, literatürde çok yer almayan ve aslında İznik’te üretildiğini çok bilmediğimiz kırmızı hamurlu, baskı tekniğiyle üretilmiş parçalar, son çalıştığımız alanda ele geçti” diye konuştu.
Arlı “Bunların üretimine ait kalıplara da rastladık. Bizim için çok tatmin edici ve oldukça önemli buluntular. Bunları daha fazla Güneydoğu Anadolu’da, Hasankeyf yöresinden tanıyoruz; süzgeçli testiler veya baskı tekniğiyle üretilmiş seramikleri. Bunların İznik’te üretildiğinin kanıtlanması, ortaya çıkması, çok önemli oldu bizim için” dedi.
Prof. Dr. Belgin Demirsar Arlı “Güneydoğu Anadolu’daki buluntular 12 ve 13’üncü yüzyıllara tarihlenirken biz bunları tiplerine göre 14 ve 15’inci yüzyıllara tarihledik. Bu konularda çeşitli makaleler yazdık ve yayınlandık. Bunların ortaya çıkması İznik’in yelpazesini daha da genişletti” dedi.